Aba Güreşi

Aba güreşleri ülkemizde Hatay ve Gaziantep yörelerimizde yapılmaktadır. Çok eski çağlardan beri Türkler tarafından icra edilen bu spor, özgün niteliklerinden neredeyse hiçbir şey kaybetmeden günümüze dek gelmiştir. Aba güreşi adını, güreşçilerin giydiği abadan almaktadır.

Tarihi, kültürü ve kurallarıyla çok özgün bir yapıya sahip olan aba güreşi, judo ile benzerlik içindedir. Mesela aba güreşinin “ iç bağda boşa kaldırma ” hareketi, judonun “ o uchi gari ” hareketiyle; “ kafakol ” hareketi,  “ koshi guruma ” ile; “kalçadan atma” hareketi “ tsuri komi goshi ” ile; “ yandan atma/çipe ” adlı hareket “ harai goshi ” ile; “iç bağda/yan dönme” hareketi “ uchi mata ” ile; “ kalçadan yan bağda ” hareketi “ o gruma ” ile; “ diz arkasına vurarak yan bağlama” hareketi “ o soto gurma ” ile; “ danabağı ” hareketi “ kata gruma ” ile; “ayağa vurarak yan bağda” hareketi “ tai otoshi ” ile; “ tırpan/köstek ” hareketi ise “ ko soto gari ” ile neredeyse birebir benzerlik göstermektedir. (Şahin,2013)

Günümüzde aba güreşleri yaygın olarak Hatay, Gaziantep ve Kahramanmaraş’ın pek çok köyünde aktif olarak icra edilmektedir. Aba güreşine adını veren aba, keçe veya yün gibi kalın kumaşta yapılmış kaban boyunda kolsuz veya yarım kollu bir cekettir. Güreşçi ayrıca dize kadar inen kumaş pantolon ile abasını tek tur çevreleyen dokuma kemer giymek zorundadır ve ayakları çıplak şekilde güreşmelidir.

Aba güreşi, aşırtmalı aba güreşi ve kapışmalı aba güreşi olmak üzere iki farklı türde icra edilmektedir. Bu geleneksel güreş asırlar boyunca bozulmadan ve yozlaşmadan günümüze kadar gelmiştir. Gaziantep’te yaygın olan aşırtmalı aba güreşi, geleneksel olarak genelde hasat sonunda ve düğünlerde yapılmaktaydı. Özellikle köylerde yapılan güreşlerde düğün sahibi, çevre köylere haber salar ve “okuntu yollayarak” güreşçileri düğün güreşine davet ederdi. Çevre köylerden gelen güreşçiler köyde düğün süresince misafir edilirdi. Güreş köy meydanında yapılırdı. Bazen bir hafta sürdüğü olurdu. Köylüler meydanın etrafına halka kurarak güreşi izlerlerdi (Tüzün,2010).

Gaziantep yöresinde güreşler hep “dere” köylülerle, “pekmezci” köyleri arasında geçerdi ve müsabakalar birkaç gün sürerdi. Nizip-Kilis kara yolunun kuzeyinde kalan köylere “pekmezci” köyleri denilmektedir. Bu köylerde çok üzüm yetiştirildiği ve üzüm pekmezi üretildiğinden bu şekilde anılmaktadır. Nizip-Kilis kara yolunun doğu ve güneyinde kalan yöreye de “dere köyleri” denir (Şahin,2003). Bu köyler dere yataklarında kaldığı için bu adla anılmaktadır ve ayrıca bu köylerde bolca fıstık yetiştiği için “fıstıkçılar” da denilmektedir.

Hatay yöresinde ise geleneksel olarak kapışmalı aba güreşi yapılmakla beraber karşılaşmalar geleneksel olarak “dağlılar” ve “kuzeyliler” olarak adlandırılan iki grup arasında yapılmaktaydı. Hatay’ın kazalarından dağlık bölgede bulunan Yayladağı ve köylerine “dağlılar” diğer kazaları Altındağ, Hassa ve Kırıkhan taraflarına da “kuzeyliler” denilmektedir (Şahin,2003). Geleneksel olarak kapışmalı aba güreşleri çoğu zaman düğün sahibi ya da yiğitbaşı tarafından organize edilir.

Kapışmalı aba güreşinde her iki güreşçinin en az birer dizi yerde olduğunda yer güreşi başlamış kabul edilir. Yer güreşinin süresi bir 1 dakikadır. 1 dakika dolduğu veya aktivitenin olmadığı zaman sporcular ayağa kaldırılır. Aşırtmalı aba güreşinde ise yer güreşi fazla olmadığından pozisyon durumuna göre hakemler karar vererek güreşi yerde veya ayakta devam ettirirler.

Aşırtmalı ve kapışmalı aba güreşlerinde yenme ve yenilme durumları da ayrıca farklılık göstermektedir. Rakip sırt üzeri düştüğünde ya da yüzükoyun şekilde göbeği yere geldiğinde el aşıran güreşçi, aşırtmalı aba güreşinde yenik sayılır. Ayrıca el aşıran güreşçi, elini bıraktığında da yenik sayılmaktadır. Kapışmalı aba güreşinde ise rakibin iki omuzu yere geldiğinde sporcu yenik sayılmakta ve ayrıca köprüye düşen veya yerde köprü pozisyonuna gelen sporcu da mağlup kabul edilmektedir. Kapışmalı aba güreşi geleneğine göre, önce mağlup olan, sonra galip gelen güreşçi birbirlerini havaya kaldırırlar. Sonra birbirleriyle kucaklaşarak güreş meydanını terk ederler. Böylece kazanan güreşçi rakibinin gönlünü alır; karşılaşmayı kardeşçe tamamlar.

Aba güreşinin ayrılmaz bir unsuru da müziktir. Davulla zurnanın eşliğinde güreşçiler şevkle güreş tutarlar. Öyle ki davul-zurnasız bir aba güreşi müsabakası düşünülemez. Davulun tokmağı güreşçilerin ayağına göre tempo tutar. Güreş ezgilerine ise “harbileme” denilmektedir. Habilemeler bir nevi adil bir karşılaşmaya davet niteliğindedir. Güreşlerde genel olarak cenk harbisi, cin harbisi, Köroğlu havası, Cezayir havası çalınmaktadır (Şahin,2003). Aba güreşlerinde tezahürat yapılmaması yerleşik bir gelenektir. Bu sayede adil bir müsabaka sağlanarak, yenilen ya da yenen güreşçi hakkında lehte ya da aleyhte tezahürat yapılması engellenmiş olunur.

Güreş sporunun tarihine bakıldığında en eski güreş türü olarak aba güreşi görülmekte, bu kadim spor halen Anadolu başta olmak üzere Orta Asya’daki Türk halklarınca da yapılmaktadır.

 

Not: Hakemlik ve Antrenörlük Kursları ile Güncel Haberler İçin Aşağıdaki Linki Tıklayınız.

Geleneksel Spor Dalları Federasyonu